Sabah erkenden çayımızı demledik ve halatlarımızı çözdük, sevimsiz Italyan adasına hoşçakal, bir daha seni görmemek ümidiyle deyip ayrıldık.












Sabah erkenden çayımızı demledik ve halatlarımızı çözdük, sevimsiz Italyan adasına hoşçakal, bir daha seni görmemek ümidiyle deyip ayrıldık.
Pantelleria’ya 5 mil kaldı, güneş doğdu, Pantelleria gözüktü.
Akşam üstü mazot almaya gittik, dönüşte çok rüzgar vardı ve yanaşacağımız yer sığ idi salmayı kaldırmıştık, tabi tekne rüzgarda çok salmasız geziniyor, küçük bir kaza yaşadık. Sorun yok ödedik geçti gitti. Pantelleria anısı.
Bütün gün kah rüzgar ile kah rüzgarsız yol aldık. İnternet yoktu, yazamadık mesaj alamadık, Garmin Inreach sağolsun, sağolasın Cem Bayrekin, binlerce teşekkür, Iridium Go almayı düşünenler bir Garmin Inreach araştırsınlar derim. Ben dönüşte IridiumGo yu hiç açmadım hiç de ihtiyaç duymadım. Internetin olmadığı yerde sonsuz mesaj ve hava durumu yeteneği ile Garmin Inreach çok çok iyi. Iridium go sanki biraz abartılmış, duyduğunuz birçok uygulamayı desteklemiyor, siz telefon ile arayabiliyorsunuz ama sizi arayanlar servet ödüyor, email yollayabiliyorsunuz ama kısa olmayan emailleri alamıyorsunuz, hava durumu deseniz saatler sürüyor, sonunda tekrar deneyin diyor, mukayese bile edemem Garmin Inreach ile Iridium Go’ yu. Ya iridium’a ödediğiniz ücret de üç misli.
Dün gece motor yağımızın değişmesi lazım diye konuşurken Nacho ben değiştirim diyince şaşırdım ama şaşkınlığımı belli etmedim. Neyse Nacho sabah konuştuğumuz saatte geldi. Her zaman ki gibi yağ filtresini çıkartmaya yarayan bir alet bulamadık üç tane yağ filtresi çıkarmağa yarayan üç aletim olmasına rağmen. Nacho kendi aletini getirdi de işimizi hallettik. Saat 12 gibi yola çıkmaya hazırdık, marina ücretini ödedim. Nacho ve Marta ile defalarca kucaklaştık ve neredeyse ağlaşarak ayrıldık. Bu çift ile bir yıldan fazladır tanışıyorum, devamlı beni takip ettiler, bir arzumun olup olmadığını hep sordular, marinalarla konuşup en dolu yerlerde bile yer buldular, beni ve Granma’yı hiç unutmadılar.
Bu sabah Villa Marina önünden kalkıp Porto Scuso’ta girdik, Nacho bizi karşıladı ve Marina ofisin önüne bağlandık. Sonra öğle yemeğine çıktık.
Gece gündüz yolda idik.
Sabaha karşı geldiğimiz ve saat 05:00 demirlediğimiz Formentera limanında durulacak gibi değildi, güneybatı rüzgarı alan ve çok sallanan kayığımızı doğudaki koya Türk arkadaşlarımızın bulunduğu koya götürmeye karar verdik ve onlardan lokasyon isteyip yanlarına demirledik. Kıy nispeten boş idi ve rahat bir demirleme yapabildik, ama koy bir iki saat içinde birbirinden güzel Ispanyol tekneleri ile doldu. Medeniyete geldiğimizi fark ettik, arkadaşlarım Başak ve Ömer’i kahveye çağırdık, sabah kahvemizi beraber içtik, onlar 9 Temmuz da Ören marinadan yola çıktıklar ve dura kalka Formentera ya bizden bir gün önce ulaştılar.
Dinlendikten birkaç saat sonra ben Başak ve Ömer onların botu ile karaya ve yürüyüşe çıktık, günlerdir birikmiş çöplerimizi attık, sahil boyunca yürüdük, bu adanın kumları Karayip adalarındaki kuma benzer beyazlıkta ve bu beyaz kum denizi turkuaz renge boyamış gibi, kumsal da aynı güzellikte, hele güneşlenen kumsalın güzelliğine ayrı bir güzellik katıyor.
Formentera da uzun kalamayacağız, Bugün ayrılıp 350 nm yol gidip Sardunya adasına varmalıyız. Aşağı yukarı 2- 2,5 gün sürer bu etap. Rüzgar bizimle olursa iki güne bile kalmaz, ama hava durumları rüzgarın olmayacağını söylüyorlar, tersimize olmadığına şükür.
Bu sabah Başaklara ayrılmak üzere olduğumuzu söyledik, hemen geldiler kahvelerimizi içtik, benim Karayipler ve Panama sonrası bayrakları onlara verdim, bir kamping gazı ile yola çıkmışlar, bir boş bir dolu tüp gaz ödünç olarak, çok ucuza dolduracakları yeri de tarif ettim. Avrupa da 18-33 euro arası olan tüp gaz dolum ücreti benim tarif ettiğim yerde ancak 4,5 euro, öğrenmek isteyenlere özelden.
Sarılıp öpüşmelerden sonra demir almak vakti geldi.
Dün gece de ay ışığı altında teknemizi demirledik.
Bugün 69 yaşımı bitirdiğim ve yetmişe ilk adımı attığım gündür, yıllar önce yaş yetmiş iş bitmiş derdik, ama yetmişe gelince işin bitmediğini veya bitmemesi gerektiğini anlıyorsun. 1984 de babamızı trafik kazasında kaybettiğimizde o 70 ben de 31 yaşındaydım, işte o gün yetmiş yaşın daha çok genç bir yaş olduğunu anladım. Şimdi ben onun bizden ayrıldığı yaşa geldim, ama kendimi hiç de yetmiş gibi görmüyorum, evet bedenim bir takım sinyaller veriyor ama yaşam arzum giderek, katlanıyor. Arkadaşlarım, dostlarım ya telefon ile ya da yazarak tebrik ediyorlar, hepsine binlerce teşekkür, unutan veya bilhassa yazmayanlara da çok teşekkürler, aranızda olmak sevildiğini bilmek çok hoş bir duygu, hepinize binlerce teşekkürler.
23:40 da yola çıktık yeni rotamız Formentera
Mavi bidonların çirkin görüntüsünden de kurtulduk.