20 Eylül’den beri sizden gelecek fikirleri bekledim, ama hiçbir öneri alamayınca blogu bir süreliğine kapatmaya karar verdim. Yeni bir maceraya kadar hoşçakalın, umarım benimle beraber siz de zevk almışsınızdır, hoşçakalınız…

20 Eylül’den beri sizden gelecek fikirleri bekledim, ama hiçbir öneri alamayınca blogu bir süreliğine kapatmaya karar verdim. Yeni bir maceraya kadar hoşçakalın, umarım benimle beraber siz de zevk almışsınızdır, hoşçakalınız…
Dün gece Çökertme de çok kuzeybatı esti, bugün Ören’e dönüyorum ve 14 aylık macera son buluyor. Blogu devam ettirmek istiyorum, ama takipçilerime değişik ülkelerden fotoğraflar sunamam, belki teknede yapılması gereken işleri yaparken görüntülerdiklerimi paylaşırım, veya genel istek üzerine blog yazmaya ara verebilirim, fikirlerinizi bana yazarsanız sevinirim.
Kale’nin arkasında tam bir sessizlik için de uyanmak müthiş güzeldi.
Yolda yemek üzere dünden kalan poğaçaları peynir ve salam ile süsleyip çayımızı hazırladık. Saat 08:00 demir aldık, belki takılır ihtimali ile oltamızı saldık ve Çökertme’ye doğru yola çıktık. Koy ağaçlarını yitirdikten sonra çok kötü göründü bana, ama alışacağım ve bu yangında payı olan, vaktinde söndürmeyen herkesi kınıyorum, adalet olmasa bile ilahi adaletin gerçekleşeceğine inananıyorum.
Dün gece 23:00 demir alıp yola koyulduğumu hatırlatarak blogdaki son günlerimi yazmaya devam edeyim. Sakin bir havada ve 1600 rpm makine ile bütün gece seyir yaptık. Gündüz vakti Anafi Adası ve güneyindeki üstünde şapel bulunan Anafi adası ve kayalıkları geçtim.
Astipalya adasının güneyini gece yarısından sonra bordaladık. Artık Astipalya ile Kos adaları arasındaki 35-40 nmlik yolumuz var. Gün ağarırken de Kos adasını bordaladık ve artık Türk Sularındayız, biraz sonra can dostum Levent’in bizi karşılamaya geldiğini gördüm. Yahşi açıklarında tekneden tekneye selamlaştık, telsiz ile konuştuk ve hep birlikte Bodrum da gümrüklü sahaya bağlandık. İşlemlerimizi yapacak Reşat beyi bekledik, bu arada Emin’in eşi Hale geldi ve onu da tekneye aldık, çaylar içildi, poğaçalar yenildi, Reşat beye evrakımızı teslim ettik, yarım saat kadar sonra işlemler bitmiş idi, alış verişler yapıldı ve Emin’ler ayrıldı, Levent ve ben Kale’nin arkasına gittik ben demirledim, Levent’in teknesini de benim tekneye bağladık. Kahve ve 🍺 içtik sohbet ettik sonra Savaş Abilerle Barış’lara akşam yemeğine gittim. Marinada Levent’in kayığına bağlı bota binerek Savaş Abi ile tekneye geldik, bir güzel sohbetten sonra uyuduk. Barlardan ve discolardan gelen müziğe rağmen uyudum, uyuduk.
Bu sabah 07:30 gibi Hania açıklarına geldik. Limanı vhf ile aradık ama cevap alamadık, doğru marinaya yönlendik, bizim çağrımızı duyan marinadan biri bize yer gösterdi. Teknemizi bağladık. Kahvenizi için ve benim ofise gelin dedi, gittik eski camii ye, minaresini yıkıp önce kilise yapmışlar sonra da limanın ofisi olmuş. 8,5 euro ödedik, bir gece kalacağız dedik, şimdi harbour master yani sahil güvenliği ziyaret edin dediler. Tapai vergisini ödeyip ödememeyi onlara sormalısınız diye uyardılar. Bşrkaç seneden beri toplanan bir vergi Tapai. Ama transit teknelerden almıyorlar diye biliyorum. Siz ödeyeceksiniz dediler. Nedeni ise 12 saate yakın kalmak isteyişimiz, bir de gümrük’e gidip transit log almalısınız dediler. İşler büyüdükçe büyüyor. Ben itiraz ettim, ödemek istemiyorum dedim, şimdik çıkıyorum ve liman içinde demir atacağım dedim, kaç tane yelkenci geliyor buraya 12 saat kalmak için dedim, göz yummalısınız ha 3-5 saat ha 12 saat ne fark eder dedim, bu. Arada iki coast guardın oturduğu odaya yakışıklı bir sivil geldi ve ben Harbour Master’im lütfen odama gelir misin dedi. Ben de evrak ile mi yoksa evraklar kalsın mı dedim, evrakları memurlara bırakın diz gelin dedi. Odasına gittim beni buyur etti, oturduk, nereden gelip nereye gittiğimi sordu ben de Uruguay dan gelip ülkeme dönüyorum deyince gözleri açıldı. Buradan diesel alacak mısın diye sordu ben de hayır dedim, yeterince yakıtım var dedim. Demek ki bu kadar uzaktan geliyorsun yorgun olmalısın diyince ben de evet dinlenmeliyim dedim. Ne iş yaptığımı sordu ben de mesleğimi söyledim ve Patrik Hazretlerinin doktoru olduğumu da vurguladım, inanamadı, fotoğraf gösterince inanmak zorunda kaldı ve müsaadeyi aldık, pasaportlarımıza damga konusunu da hallettik, taksi ile gittik damgalarımızı aldık. Bürokratik işler 6 saatte bitmiş oldu. Avrupa birliğinden çıkmış olduk.
Ama bizim gece yarısına kadar iznimiz var, akşam temeğini klasik yunan yemekleri ve uzo eşliğinde yedik, içtik.
Gece yarısı olmadan Hanya limanından ayrıldık, rotamız Bodrum…
Bütün gün motor ile seyir yaptık, çok sıkıcı bir gündü.
Ionian sea herhalde bu kadar durgun olamazdı
Bütün gün kah rüzgar ile kah rüzgarsız seyir yaptık tam doğuya giderek.
Bütün gün ve gece yelken seyrinden sonra Malta’nın güney doğusundaki ticari ve balıkçı limanına demirledik, dinlenip uzun Girit seferine çıkacağız, yaklaşık 450 nm.
Sabah erkenden çayımızı demledik ve halatlarımızı çözdük, sevimsiz Italyan adasına hoşçakal, bir daha seni görmemek ümidiyle deyip ayrıldık.