Sabahtan Andrea’nın teknesinde toplantı yaptık, güney yolunun detaylarını konuştuk, Victor bu detayları email ile yollayacak.
Toplantı sonrası tramvay durağını bulduk marinaya en yakın olanı, La Trinidad diye bir dağ köyünü salık verdiler. Oraya tırmanıyoruz.
Tramvaydan indiğimizde buranın bir köy olmadığını, medeniyetin her türlü imkanının buraya taşındığını fark ettik, aynen deniz kıyısındaki Santa Cruz gibi büyük olmasa bile tarihi bir kasaba olduğunu farkediyorsunuz.Evler çok can alıcı renklere boyanmış, ilgi ile gezen, fotoğraf çeken binlerce turist var sokaklarda, La Trinidad’lılar turizmi öğrenmiş, turisti kazıklayalım diye bir özellikle hiç karşılaşmamışlar, insan kandırılma ve aldatılma korkusu olmadan rahatça gezebiliyor.Kasabanın merkezinde bir Katedral, tabi hemen gezelim duyguları yükseldi, senior giriş ücreti 5 euro ödeyerek katedrali gezdik. İsa’nın etekliğine dikkatSt. Christobal de La LagunaKatedralin müze bölümündenAna AltarAltarlardan örneklerBurası bir koleksiyoner evi, ama küçük bir restaurantı var, tapas ve brunch servisleri var, bu manzarayı görünce biz de oturalım istedik, az yiyelim derken yine ölçüyü kaçırdık…Çeşitli tapaslarDönüş yine tramvay ile.
Kendine dikkat et Kaptan ım.
BeğenBeğen